Diğer Bloglarım:
Nasreddin Hoca Osmanlıca Ebru Sanatı Muhlis Yalaka Makaleler / koksalciftci@hotmail.com
[Karikatürlerini kullanmama izin verdiği için Erdil Yaşaroğlu'na teşekkür ederim...]

Şems-i Tebrizi Öldürür müydü?



Şems, Nasreddin Hoca tiplemesinin doğuşundaki en önemli etkenlerden biri. Bu nedenle Hoca'yı tanımak için, diğerlerinde olduğu gibi onun da öz yaşam öyküsünü tam doğrusu neyse öyle öğrenmek zorundayız.
*
Uzun yıllar Şems ve çevresindeki dervişlerin; dünyadan elini çekmiş, etliye sütlüye karışmayan, günlerini ibadetle, din aşkıyla geçiren, hoşgörülü, ağzı dualı, nur yüzlü insanlar olduklarını sanırdım. Böyle düşünmemi edebiyat derslerinde öğretilenler sağlamıştı. Üniversite yıllarında Mevlevi kaynaklarını okudum ve büyük hayal kırıklıkları yaşadım; çünkü hiçbiri aktarıldığı gibi değildi.
*
Sizlerle, bir tür Mevlana Sireti sayılacak olan Ahmet Eflaki'nin kaleme aldığı Ariflerin Menkıbeleri adlı eserdeki Şems-i Tebrizi bilgilerini paylaşmak niyetindeyim. Eser, yazar Eflaki Dede'nin geç yaşlarında kaleme alınmış. İlginç olan, yazım süresince Mevlana torunu Ulu Arif Çelebi'nin yazara bir tür editörlük etmiş olmasıdır. Yani metinler yazıldıkça Ulu Arif Çelebi'ye getirilir, inceletilir, kuşkulu bölümler görgü tanıklarına danışılır, yanlışlar varsa düzeltilir, bir sonraki bölüme öyle geçilirdi.
Kaynağım, MEB'in 1986'da bastığı, değerli ilahiyatçı Tahsin Yazıcı'nın çevirisi.
Eserin 2. cildinin 4. bölümü, 85 sayfa olarak Şems-i Tebrizi'yi tanıtmaya ayrılmış.
*
Eflaki, eserinde onun karakterini şöye tanımlıyor:
"Kalbi uyanık bazı büyükler, Mevlana Şems-i Tebrizi'ye Seyfu'llah (Tanrı'nın kılıcı) derlerdi; çünkü o kimden incinse, ya öldürür veya onun ruhunda yaralar açardı." (c II, s 53)
Gerçekten Şems-i Tebrizi öldürür müydü?
Eflaki, öldürdüğüne dair üstü kapalı da olsa örnekler veriyor. İşte bazıları:
1-
Aksaray'da müezzin öldürüyor:
"Mevlana Şemseddin Hazretleri bir gün de Kayseri'den Aksaray'a geldi ve bir mescitte konakladı. Yatsı namazından sonra müezzin şiddetle: 'Mescitten git, başka yerde konakla' dedi. Mevlana Şems: 'Beni bırak şurada rahat edeyim' dedi. Müezzin, ..çok şiddet gösterdi. Şemseddin de ona: 'Dilin şişsin' dedi. Hemen müezzinin dili şişti. Şemseddin de mescitten çıkıp Konya'ya gitti. Mescitin imamı, geldi, müezzini can çekişir bir halde buldu.' (c II, s 44)
İnananlar için söyleyecek sözümüz yok. Fakat bir beddua ile bir insanın dilinin şişmesi ve can çekişerek ölmesi bizim için ciddiye alınacak bir gerçeklik değil. Gençliğinde Alamut'da özellikle suikast ve yakın savaş eğitimi görmüş bir 'dai'nin çelimsiz bir müezzini komaya sokması o dönemde sıkça rastlanabilecek olaylardandı. İsmaililik bunun üstüne kurulmuş bir örgütlenmeydi çünkü. Unutmayalım, Şems-i Tebrizi bir Alamut prensiydi. (Tezkire-i Devletşah, c 2, s 251)
2-
Sema dönen dervişi öldürüyor:
"Bir gün Mevlana Şemseddin, Irak-ı Acem'de sema ediyordu. Bir kalender de o mecliste dönüyor, hırkası daima Şems'e dokunuyor ve bundan hiç çekinmiyordu. Bir iki defa kendisine: 'Ey derviş biraz öteye git' diye söyledilerse de kalender: 'Meydan geniştir' diye cevap vererek hiç aldırmadı. Mevlana Şemseddin semai bırakıp gitti. Kalenderi de o anda yere düşüp öldü." (c II, s 50-51)
Yukarıdaki tespiti anımsayalım: 'O kimden incinirse öldürürdü'. Kalender'in kusuru, incitmiş olması.
3-
Kimya Hatun'u boynunu kırarak öldürüyor:
Şems Konya'ya geldiğinde 60 yaşındadır. Mevlana, evin 15 yaşındaki kölesi ve oğlu genç Alaeddin'in yavuklusu olan Kimya Hatun'u yaşlı Şems'le evlendirir. Kız mutlu değildir, sürekli evden kaçar, belki de yavuklusu ile buluşur. Mevlana bizzat arar, bulur, kolundan tutup sürükleyerek getirir, Şems'e teslim eder. Bu, sürekli yinelenir. Son kez getirildiğinde ise olanlar olur:
"Bir gün kadınlar, Şems'ten izin almaksızın Sultan Veled'in büyük annesi ile birlikte Kimya Hatun'u gezmek maksadıyla bağa götürdüler. Birdenbire Mevlana Şemseddin eve geldi, onu evde bulamadı. ..Mevlana Şems fena halde kızdı. Kimya Hatun eve gelince hemen boynu tutuldu. Kuru bir odun gibi hareketsiz kaldı. Üç gün feryat ve figan edip öteki dünyaya göçtü. Mevlana Şems de Kimya Hatun'un ölümünden yedi gün geçtikten sonra 644 Şabanında tekrar Şam'a gitti.' (c II, 60-61)
Görüldüğü gibi sinirlenen Şems, gencecik kadının boynunu kırıyor ve cinayet soruşturmasından kurtulmak için Şam'a kaçıyor.
Ne var ki o dönemde Selçuklu sarayında Moğol baskısından dolayı yönetim değişiklikleri oluyor. Belli bir süre sonra yönetim, Ahi Evren Hace Nasreddin gibi düşünenlerin denetimine geçiyor. Hace Nasreddin yeni yönetimin hem Saray Öğretmeni, hem de bir tür İçişleri Bakanı oluyor. Tam bu sırada olay unutulmuştur umuduyla Şems Konya'ya dönüyor. Oysa olasılıkla o yokken gıyabında yargılanıp cinayet suçundan ölüme mahkum edilmiştir. Döner dönmez,  Mevlana'nın oğlu Alaeddin'in de içinde bulunduğu infaz timi harekete geçiyor, gece onu Mevlana'nın evinden çıkarıyor, kararı uyguluyor, cesedini bir kuyuya atıyorlar.
*
Şu bilinmelidir ki Şems'in cinayetleri bu üç olayla sınırlı değildir.
Kılı kıpırdamadan onca cinayet işleyen bu insanı yalnızca aşk adamı olarak sunanları anladığımı söyleyemem.

16 yorum:

  1. kendin kurgulamış, inanmış, yazmışsın. Ama yanlış inanmışsın. Yazdıkların baştan aşağı yalan. Bunu en iyi sen biliyorsun. Ama bunları ne maksatla yazdığını bilmiyorum. Ama gerçek bir bilgi vermek niyetinde olmadığın da belli. Sen hiç şemsin hayatını, kimya hatunu, sultan veledi, alaaddini, mesneviyi, mevlevilik üzerine yazılan kitapları kapaklarından bile olsa okumamışsın. Bu yazdıklarını biri okurda velev ki inanırsa seninde bu iftirada vebalin büyük olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. selamun aleykum allah razı olsun kardeşim ayrıca şems in şam' a geri dönüşünün sebebi halkın kendisine gösterilen tepkilerinin mevlana ya yönelmesinden dolayı mevlana hazretlerine bir zarar gelmesi endişesi üzere olmuştur. şuursuzca bilgi verenler ve insanların zihnini bulandıranlar elbet layığını bulacaktır.

      Sil
    2. Adsız...! Ben de senin gibi düşünüyordum.
      Târihî kaynaklara biraz göz at.Hayal kırıklığına uğrayacaksın.

      Sil
  2. İSLAMCILAR DA, RESMİ TARİHE VE RESMİ İDEOLOJİYE KARŞI SAVAŞ AÇTIĞINI İLAN EDENLER ARASINDA AMA GERÇEKLER, İŞLERİNE GELMEDİĞİNDE... HEMEN RESMİ TARİHE VE RESMİ İDEOLOJİYE YAPIŞIYORLAR... ÇÜNKÜ (TARİH BOYUNCA GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ) ONLARIN DA ASIL DERDİ "İKTİDAR GÜCÜNÜ" ELE GEÇİRMEK...HALKI, DİNSEL MOTİFLİ EFSANELERLE UYUTMAK VE ONLARI GÜTMEK... MEVLANA'NIN "BÜYÜK HÜMANİST VE BÜYÜK İSLAM ALİMİ OLDUĞU" SAFSATASI "RESMİ TARİH KİTAPLARININ" VE EĞİTİMDE KULLANILAN "RESMİ EDEBİYATIN" VAZGEÇMEDİĞİ KONULARDAN BİRİ... HELE, MEVLANA'NIN; KİŞİLİKSİZLİĞE YAPTIĞI "BİN KERRE TÖVBENİ BOZMUŞ OLSAN DA GEL" ÇAĞRISI(BELKİ DE, MOĞOLLARA KARŞI DİRENİŞTE KARARSIZLIĞA DÜŞENLERİ AVLAMAK İÇİN... ASLINDA TESLİMİYET ÇAĞRISI) DİN ADINA, HOŞGÖRÜ ADINA NİÇİN YÜCELTİLİR? İÇERİSİNDE "PORNO" SEVİYESİNDE HİKAYELER BARINDIRAN MESNEVİ, NİÇİN MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI TARAFINDAN DÖNE-DÖNE YENİDEN YAYINLANIR? ÇÜNKÜ MEVLANA, YAŞADIĞI DÖNEMDE DE, BU GÜN DE "HALKI UYUTMAK" İÇİN KULLANILMIŞTIR. YAZACAK BAŞKA "ŞEYLER" DE VAR AMA YAZIYI UZATMAK İSTEMİYORUM. BİTİRİRKEN, "Şems-i Tebrizi Öldürür müydü?" ARAŞTIRMASININ YAZARINI KUTLUYORUM. "AYDINLANMA" HER ŞEYDEN ÖNCE, AKLIN ÖZGÜRLEŞMESİDİR. İNSANIN SORGULAMA YETENEĞİNİ KULLANMASIDIR...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. Köksal Bey, bilimsel denilen yazınız Mevlana ve Şems'in şahsına öznel saldırılar içermekte. İsyanınız gözünüzü kör etmiş. vesselam

      Sil
  3. sizlere yani hiçbir şey bilmeden konuşan insanlara inanamıyorum. bu sitedeki yazıları yazan adamın mevlana ve şems hakkında hiçbir şey bilmediği aşikar. hepsi uydurmaca. ve dünyada milyonlarca mevlana ve şems hayranı varken, tüm dünya mevlana'yı iyi biri olarak bilirken (ki zaten iyi bir şahsiyetti kendisi) neden sen ve 1-2 kişi bu şekilde düşünüyor anlayamadım doğrusu. siz kendi kurduğunuz hayal dünyasında hiçbir şeyden habersiz olmaksızın kendi halinizde yaşayın ve insanları yalan yanlış şekilde bilgilendirmeyin lütfen.

    YanıtlaSil
  4. sizler ki önyargısı gözüne perde fikrine engel aklını kullanmaya mani olan insanlarsınız. burada yazılan bilgilerin çoğu yanlış (bilgi demeye bin şahit ister).nasıl aşkı yanıltır kalbi kirletirsiniz. onların bir tırnağı bile olamadınız şimdi de o tırnağı kirletmeye çalışırsınız. onlar nasıl aşıktı nasıl maşuktular bilir misiniz siz. mezhepler yalan tek mezhep aşktır ve her şey aşka kurbandır....
    eğer aşk sevgili uğruna can vermekse ondan ona yakınlık dilenmekse cenneti bir kenara atmaksa ve böyle siz bunu bilemezsiniz. yazık ki size aşktan mahrum kalmışsınız . yazık size karanlığınızda boğulmuşsunuz pisliğinizde çürümüşsünüz
    YAZIK SİZE.....

    YanıtlaSil
  5. Arkadaşlar itirazlar inanışla olmaz. Yazar ne güzel Kaynak gösterip bir yazı kaleme almış. Yazarın şahsiyetine hakaret etmeden itirazlarınızı kaynaklarla yaparsanız daha etkili olursunuz.

    YanıtlaSil
  6. Beyler her iddiayı baz alan yazıların kaynakları verilmiş. Açın okuyun asıl okumamış diyenler hiç okumamış ... kardeş eline sağlık bilgilendirdin bizi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. pişkinin halinden ne anlasın ki ham...
      öyleyse sözü kısa kesmek gerek vesselam...

      Sil
  7. cook guzel bır acıklama, karşı gelenler kullaktan dolma bilgileri gercek ZAN edenlerdir ... insanlar mesneviye baksa İKİ SAPIK goreceklerde, bir türlü bakamadılar .. internetten araştırın kabak hikayesi, Allah'ın (haşa) kimya hatun kılığında gelmesi dahaneler göreceksiniz...

    YanıtlaSil
  8. Mesnevi'de ilginçlikler
    "Güneş, gerçi tektir, fakat onun mislini tasvir etmek mümkündür.
    Ama kendisinden esîr var olan güneş, öyle bir güneştir ki, ona zihinde de, dışarda da benzer olamaz.
    Nerede tasavvurda onun sığacağı bir yer ki misli tasvir edilebilsin!
    “Beni külfete sokma, çünkü ben şimdi yokluktayım. Zihnim durakladı, onu öğmekten âcizim.
    Ayık olmayan kişinin her söylediği söz -- dilerse tekellüfe düşsün, dilerse haddinden fazla zarafet satmaya kalkışsın
    -- yaraşır söz değildir.
    130. Eşi bulunmayan o sevgilinin vasfına dair ne söyleyeyim ki bir damarım bile ayık değil!
    Bu ayrılığın, bu ciğer kanının şerhini şimdi geç, başka bir zamana kadar bunu bırak!”

    (Can) dedi ki: “Beni doyur, çünkü ben açım. Çabuk ol çünkü vakit keskin bir kılıçtır.

    Ey yoldaş, ey arkadaş! Sûfî, vakit oğludur (bulunduğu vaktin iktizasına göre iş görür). “Yarın” demek yol
    şartlarından değildir.
    Sen yoksa sûfî bir er değil misin? Vara, veresiyeden yokluk gelir”.
    135. Ona dedim ki: “Sevgilinin sırlarını gizli kapaklı geçmek daha hoştur. Sen, artık hikâyelere kulak ver, işi onlardan
    anla!
    Dilbere ait sırların, başkalarına ait sözler içinde söylenmesi daha hoştur.”
    O, “Bunu apaçık söyle ki dini açık olarak anmak… gizli anmaktan iyidir.
    Perdeyi kaldır ve açıkça söyle ki ben, güzelle gömlekli olarak yatmam” dedi.
    Dedim ki: “O apaçık soyunur, çırılçıplak bir hale gelirse ne sen kalırsın,ne kucağın kalır, ne belin!
    140. İste ama, derecesine göre iste; bir otun, bir dağı çekmeye kudreti yoktur.
    Bu âlemi aydınlatan güneş, bir parçacık yaklaştı mı, her şey yandı gitti!
    Fitneyi, kargaşalığı ve kan dökücülüğü araştırma, Şems-i Tebrizî’den bundan fazla bahsetme.
    Bunun sonu yoktur; sen yine hikâyeye başla, onu tamamlamana bak.
    (...)
    Ne mutludur ve ne kutludur o can ki mâna aşkıyla evini, barkını, mülkünü, malını bağışlamıştır.

    Altın definesi için evi harabetmiştir; fakat o altın definesini elde ettikten sonra o evi daha mamur bir hale getirmiştir.

    Suyu kesmiş, suyun aktığı yolu temizlemiş, ondan sonra arka içilecek su akıtmıştır.
    Deriyi yarmış,termeni çıkarmış... ondan sonra orada yepyeni bir deri bitmiştir.(...)
    Zira nice insan suratlı şeytan vardır. Binaenaleyh her ele el vermek lâyık değildir."
    Ben, Youtube'da bir video gördüm, Mevlananın Nasreddin Hocayı öldürdüğü anlatılıyordu. Bu konu ile ilgili araştırmalar yaparken Şem-i Tebrizi ve Mevlana ile ilgili çok tuhaf makaleler okudum. Şu Mesnevi'yi bir okuyayım dedim. Ancak gördüğümüz gibi Şems-i Tebrizi'den bur "sevgili" olarak bahsediliyor! Üstelik de Moğol destekçisi olduğu iddialarını doğrularcasına "Fitneyi, kargaşalığı ve kan dökücülüğü araştırma, Şems-i Tebrizî’den bundan fazla bahsetme." diyor! Sorular sorular, aklımda deli sorular. Allah rızası için malını mülkünü bağışlayan "kula ne mutlu" diyor. Düşünsenize insan bütün varlığını, malını bağışlasa ne yer, ne içer, ekmek bile parayla, açlıktan ölür. Malını bağışlayan ya açlıktan ölecek ya dilenecek, yahu ben bile dilencilere kızıyorum; eli, kolu, ayağı sağlam, niye çalışmıyor diye. Çalışacaksın, emek göstereceksin, para kazanacaksın ki geçinecek kadar kazanabilsen bile en azından bir fakire sadaka verecek kadar paran olur. Zengin olursan da kurban kestirirsin, zekat verirsin, hacca gidersin, umreye gidersin. Malının tamamını baģışlamanın övülecek bir tarafı yok, kimse kusura bakmasın.
    Geçin "gel, ne olursan ol yine gel" dermişmiş, adam diyor ki "her el verene el verilmez". Bunlar birinci ciltte, bu kadarını gördüm, sonra birkaç makale daha buldum Mesnevi'yi eleştiren, indirdim telefona, kelimesi kelimesine kontrol ettim, adamlar haklı olarak eleştirmiş, açın o altı ciltlik Mesnevi'nin her cildinde illa ki müstehcenlik var, ben kitap yazsam yeminle aklıma gelmez eşekle ilişkiye giren iki kadını anlatmak (C.5 Beyitler 1335-1420; s. 112-118).

    YanıtlaSil
  9. Şems Alamuttlar tarafindan suikastci olarak yetiştirilmiştir.Ama şems bu görevleri yerine getirmemiştir.

    YanıtlaSil