Diğer Bloglarım:
Nasreddin Hoca Osmanlıca Ebru Sanatı Muhlis Yalaka Makaleler / koksalciftci@hotmail.com
[Karikatürlerini kullanmama izin verdiği için Erdil Yaşaroğlu'na teşekkür ederim...]

Saltuk-Name'de Nasreddin Hoca



Saltuk-Name'yi Hoca uzmanları pek önemserler ve özellikle Ahi Evren ile Nasreddin Hoca'nın farklı kişiler olduğunun tanığı olarak sunarlar.
Oysa biz bu kaynağın bir hayli tartışmalı olduğu inancındayız.
*
Önce eser hakkında özet bilgi verelim:
Yazarının adı Ebül-Hayr-ı Rumi.
Fatih Sultan Mehmed'in oğlu Cem Sultan tarafından görevlendirilen yazar, ünlü Bektaşi dervişi Sarı Saltuk'un yaşam öyküsünü derleyebilmek için Anadolu ve Rumeli'de yaklaşık 7 yıl dolaşır, rastladığı hemen her insandan söylence derler, notlarını düzenler, kitap haline sokar ve finansörü şehzade Cem Sultan'a sunar. Eser, Arap harfleriyle Türkçe yazılmış.
Şükrü Haluk Akalın Latin harfleri'ne çevirmiş, Kültür Bakanlığı da 1988'de 3 cilt olarak basmış.
*
Bizi ilgilendiren, eserin 2. cildi. Çünkü bu cildin 140-141 ve 180-181. sayfalarında diğer veliler yanında Nasreddin Hoca'dan da söz edilir. Okuduğunuzdan, 250 yıllık Selçuklu döneminde yaşayan tüm ünlülerin Nasreddin Hoca ile Sarı Saltuk'un yaşıtları olduğu fikrine kapılırsınız; şöyle:

"Andan Konya şehrine geldi, uğramayup dahi azm-i şehr-i Akyanos (Akşehir/kç) idüp gitti. Çünkim şehre gelüp yetişti, bir bağ kenarında kondı, birez dinlendi. Na-gah bir kişi çıkageldi, Seyyid'e (Sarı Saltuk'a/kç) selam verdi. Server (Sarı Saltuk/kç) sordi kim: 'Siz kimlersiz, sizi evvela bilelüm.' didi. Pes ol kişi eyitti: 'Sultanım, muhibbünüz duacı Hace Nasirü'd-din'dür, eğer ki işittüğünüz varsa' dedi. Server tebessüm eyledi. Zira bu Nasirü'd-din'ün halk içinde latifelerin söylerlerdi, kitabında malumdur, yazmışlardur." (s 140-141)
"Andan Server Malatya'ya gitti. ..Andan dönüp azm idüp Kır-Şehri'ne geldi. Andan ol şehirde olan velilerle bulıştı. ..Hacı Bektaş ve Ahi Evran ve Seyyid Yusuf-ı Kaşgari ve Uryan Baba, Toğan Baba ve hem niçe veliler gelüp anda cem olup sohbet eylediler. Server andan girü anlara veda idüp azm-i Konya eyledi. Anda dahi varup Hazret-i Mevlana ile Şems-i Tebrizi ile ve Hüsamü'd-din ve ehlu'llah gelüp hasbihal oldılar. Bir niçe gün sohbet kılup andan azm ider. Akyanos (Akşehir/kç) şehrine gitti. ..Pes Server andan durdı, Hace Nasirü'd-din evine geldi. (s 180-181)
*
Verilen bilgilere göre Ahi Evren ve Hace Nasirü'd-din aynı yıllarda yaşamış iki ayrı insandır. Diğer bilgiler ciddiye alınır türden olsaydı, bu bilginin doğruluğundan kuşku duymazdık.
*
Yukarıdaki metin her yönüyle bize güvenilir görünmüyor; bunu iki madde halinde açıklayabiliriz:
1- Ebül-Hayr-ı Rumi, Sarı Saltuk'u üç cilt içinde bize tam bir Süpermen olarak sunar.
2- Birbirleriyle asla dönemdaş olmayan insanları yan yana getirir, sohbet ettirir.
Şimdi bunları kısacık açmaya çalışalım:
1- 
Süper Sarı Saltuk
Kitabın 139 ve 140. sayfalarında Şu öykü anlatılır: Sarı Saltuk Horasan'da, Ceyhun Nehri kıyısındadır. Amacı Anadolu'ya gelmektir. Yol, aylar, belki yıllar sürecek uzunluktadır. Birden yanında Hızır belirir ve ona: 'Yum gözünü' der. Sarı Saltuk yumar. 'Aç gözünü' der, açar. Bakar ki, bir göz kırpma süresinde Ceyhun kıyısından Fırat kıyısına gelmiştir. Bu, gerçeklik olarak anlatılır. İşin ilginci, kitap bu tür öykülerle tıka basa doludur: Hazret doğa yasası tanımaz biridir, öyle ki bu kentte tahta kılıcını çeker savurur, öteki kentteki hasmının kellesini keser, uçurur. Suya atarlar boğulmaz, ateşe atarlar yanmaz. Görüştüğü insanların zaman aralığı 150 yıldan fazladır. Buna göre yaşı 200'e dayanmış olmalıdır, fakat hala kentler arası mesafeleri yaya  olarak ve çevik adımlarla alır.
2- 
Ölüyle Sohbet
Tarihsel belgelere ters anlatımlara yer verir.
Örneğin yukarıdaki ikinci alıntıda Sarı Saltuk önce Kırşehir'e gider, Ahi Evren'le görüşür. Yola devam eder, Konya'ya gelip Şems-i Tebrizi ile sohbet eder. Sorun şu ki Ahi Evren, Şems-i Tebrizi'yi öldürttüğü için daha önce hiç gelmediği Kırşehir'e sürülmüştür. Bu duruma göre, Sarı Saltuk'un Ahi Evren'den sonra Konya'da çoktan ölmüş olan Şems-i Tebrizi ile sohbet etmesi olanaksızdır.
*
Bu nedenle biz, bu kaynağın veri olarak kabul edilmesini doğru bulmuyoruz.

2 yorum:

  1. Saltukname yazılırken Ebül-Hayr-ı Rumi bilgileri halk ağızından topladığı gibi aynen yazmıştır. Bir tarihi sıralama yapmamıştır. Halk gerçek olayları biraz abartarak ilgi çekici hale getirmiştir. Eğer bilinçli ve tarih bilgisine sahip bir insan yorumlarsa Saltukname'de çok güzel tarihi bilgiler vardır. Hepsi de doğru bilgilerdir. Hangi kaynaklara dayanarak bu kitabı veri olarak kabul etmiyorsunuz. Öyküleri bir birinden ayrı inceleyin. Çok doğru ve güzel bilgiler bulursunuz. Selamlar..

    YanıtlaSil