Diğer Bloglarım:
Nasreddin Hoca Osmanlıca Ebru Sanatı Muhlis Yalaka Makaleler / koksalciftci@hotmail.com
[Karikatürlerini kullanmama izin verdiği için Erdil Yaşaroğlu'na teşekkür ederim...]

'Bindiği Dalı Kesen Adam'dan İlk Kim Söz Eder?



Ünlü fıkralarından birinde Nasreddin Hoca bindiği dalı keser.
Oysa bu tema Hoca tarih sahnesine çıkmadan çok önceleri işlenmiştir.
Bu temadan ilk söz eden kişi Şirazlı Şeyh Sadi'dir.
Bölgenin aydını Sadi, adını anmadan Nasreddin Hoca'dan 'adamın biri' diye söz eder ve eserlerinde Hoca fıkrası diye bildiğimiz birkaç şakaya yer verir.
*
Biz şimdilik Şirazlı Şeyh Sadi'nin Bostan adlı eserinde yer alan ve Hoca fıkrasına altyapı hazırlayan 'Bindiği Dalı Kesen Adam' başlıklı kısa anlatısıyla ilgileniyoruz;  aktaralım:
"Adamın biri ucuna bindiği bir dalı kesiyordu. Bahçe sahibi bunu gördü. Gülerek dedi ki:
'Eğer bu adam kötülük ediyorsa, bana değil, kendine ediyor.'" (Sadi, Bostan, s 58, MEB, 1985)
*
Sadi hakkında bilgi verelim:
Sadi, gezip gördüğü ve duyduğu şeyleri yeniden kurgulayarak aktaran bir yazar. Yazdıkları için yarı belgesel demek yanlış olmaz. Yeni oluşturulmakta olan Hoca tiplemesinin anlaşılan o yıllarda ünü ülke çapında değilmiş; eğer duysaydı, Sadi öyküyü mutlaka Nasreddin Hoca adını anarak aktarırdı.
O bir İslam ahlakçısıdır. Eserlerini ders çıkarmalık kısa komik şiirsel öyküler şeklinde kaleme almıştır.
Belki 1184, belki de 1212 yılında Şiraz'da doğduğu söylenir. Dini eğitimine doğduğu kentte başlamış. Nizamiye Medresesi'nde ders görmüş. Yolculuğa düşkünmüş; 14 kez Hacca gittiği söylenir. Kent, kasaba, köy, hemen hepsini yaya dolaşmış, insanlarla sohbet ederek malzeme toplamış. Yazdıklarından, ömrünün son yıllarına doğru, 1240'ta Diyarbakır'a da uğradığını, burada tek oğullu, varlıklı ama cimri bir adamla sohbet ettiğini öğreniyoruz.
Metni sizlerle paylaşacağız. Çünkü aktarılan öykü, zaman içinde Nasreddin Hoca fıkrasına dönüşmüş durumdadır ve şöyledir:
"Diyarbakır'da bir ihtiyara misafir oldum. Büyük bir serveti, güzel yüzlü bir de oğlu vardı.
Bir gece anlattı:
'Ömrümde bundan başka evladım olmadı. Şu vadide ziyaret edilen bir ağaç vardır. Herkes hacet dilemek için oraya gider. Ben de nice geceler o ağacın dibinde Tanrı'ya yalvarıp yakardım. Nihayet bana bu oğlanı ihsan buyurdu.'
İşittim ki çocuk da arkadaşlarına yavaşça:
'Keşke şu ağacın nerede olduğunu bileydim de babamın ölmesi için dua edeydim!' diyordu." (Sadi, Gülistan, s 212, MEB, 1991)
*
İç içe açılan kurgusundan anlıyoruz, bindiği dalı kesen adam anlatısı aslında orta uzunlukta bir öykü. İnsanlar bu metni zaman içinde kısaltmışlar ve Nasreddin Hoca'ya mal etmişler. Artık ilk kimin kullandığının önemi yok, bindiği dalı kesen adam teması Hoca'nın malıdır.