Diğer Bloglarım:
Nasreddin Hoca Osmanlıca Ebru Sanatı Muhlis Yalaka Makaleler / koksalciftci@hotmail.com
[Karikatürlerini kullanmama izin verdiği için Erdil Yaşaroğlu'na teşekkür ederim...]

Nasreddin Hoca'nın Kızlarının Mezar Taşları



Kaynaklarda Nasreddin Hoca'nın kızlarının mezar taşlarının bulunduğu yazmaktadır. 1960'lı yıllarda bulunan bu mezar taşları halen Akşehir Müzesi'nde saklanıyormuş. Sivrihisar doğumlu olan kızın adı Fatıma, Akşehir doğumlu olan kızın adı da Dürrü Melek olarak tesbit edilmiş.
İyi hoş da, biliyoruz, Nasreddin Hoca çocuksuzdu.
*
Pek çok araştırmacı, bu bilgiyi tartışılmaz veri olarak kullanmış.
Örnek olması gerekçesiyle, birbirinin fotokopisi gibi duran bu aktarımlardan önemli bir Hoca yazarı olan Alpay Kabacalı'nın metnini olduğu gibi vermenin uygun olacağını düşündük. Yazarın, 'Bütün Yönleriyle Nasreddin Hoca' adını koyduğu söz konusu kitabını 1991 yılında Özgür Yayınları basmış. 9. sayfasında şunlar yazmaktadır:
"Sivrihisar'da bulunup önce Konya Mevlana Müzesi'ne, oradan Akşehir Müzesi'ne götürülen bir mezartaşında şu kitabe yer almaktadır:
Akşehir'deki Nasreddin Hoca Türbesi.
Sanduka yeni zamanda yapılşıtır.
Ölüm tarihi 386 yazılı buluntu mermer 
parçası da bu sandukanın baş bölümünün
alınlığına sonradan konmuştur.
Allah... Fatıma
Hatun binti
Hace Nasreddin Nosrat
tegammadahallahu bi gufranihi
..............
Sab'atu ve ışrine ve seb'a mia
Son satırdaki Arapça sayılar H. 727-M. 1327 tarihini vermektedir. Demek ki, Hoca 1284'te öldüğüne göre, kızı ondan sonra 43 yıl daha yaşamıştır.
1962 yılında türbenin çevresi açılırken, Hoca'nın ayak ucunda bir kitabe bulunmuştur. Bu, Selçuklu dönemi figürlü mezartaşlarının özelliklerini taşımaktadır ve ön yüzünde
İntekalet
el-merhume
Dürri Melek binti Nasreddin
yazılıdır. Bu taş da Akşehir Müzesi'ndedir. Ölüm tarihinin ayak taşında olması gerekir; ayak taşı bulunamamıştır."
(A. Kabacalı, Nasreddin Hoca, s 9, Özgür, 1991)
*
Sıkıntı şu ki hem Şemseddin Sami, hem Cevat Hakkı Tarım, hem de Mikail Bayram, bir fıkrasını da tanık göstererek ilk Nasreddin Hoca'nın II. Alaaddin Keykubat zamanında yaşadığını söylemektedir.
(Şemseddin Sami, Kamusu'l-A'lam c 6, s 4577-4578 / ش. سامى، قاموس الاعلام،التنجى جلد،٤٥٧٧; Cevat Hakkı Tarım, Tarihte Kırşehri-Gülşehri, s 80, 1948; Mikail Bayram, Ahi Evren-Mevlana Mücadelesi, s 39, 2004)
Mevlana'nın Mesnevi'de Cuha diye andığı kişi de aynı dönemin insanı gibi.
Mikail Bayram, Cuha ile Ahi Evren Nasreddin Hoca'nın aynı kişi olduğunu söylemektedir ve sanki bunda da haklıdır. Çünkü Mesnevi'de anılan Cuha ile Kırşehir'de öldürülen Ahi Evren'in özellikleri birbiriyle tamamiyle örtüşmektedir; Cuha yoksuldur, öğretmendir, kitap yazarıdır, çocuksuzdur; Ahi Evren Nasreddin Hoca da yoksuldur, öğretmendir, kitap yazarıdır ve çocuksuzdur.
Soru şu:
Çocuk edinmekten yoksun bir adam, nasıl olmuştur da iki kız çocuğunun öz babası olmuştur?
*
Bütün bunlar, bizim, 'Anadolu'da birden fazla Nasreddin Hoca yaşamıştır' savımızı kanıtlar.
İşin gerçeği şu ki, Akşehir'in ayrı, Sivrihisar'ın ayrı, Konya'nın ayrı, Kırşehir'in ayrı, Kayseri'nin ayrı Hocası olmuş. Belli ki bulunan söz konusu mezar taşları da onlardan ikisinin kızlarına ait.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder